{ "title": "Omurilik Tümörü", "image": "https://www.tumor.gen.tr/images/Omurilik-Tumoru-31.png", "date": "19.01.2024 00:49:01", "author": "ömer ateş", "article": [ { "article": "Omurilik Tümörü, Beyin gibi omurilik de genişleme olanağından yoksun ve hacim değişikliklerini karşılayamayan bir boşlukta bulunur; bu sebeple küçük bir kitle bile ağır sinir sistemi bozukluklarına sebep olabilir. Birincil ya da yayılım nedeni ile gelişen omurilik tümörleri acil beyin cerrahisi hastalığıdır. Girişim zamanında gerçekleştirilmez ise tümör geriye dönüşü olmayan bir felce sebep olur. Omuriliğin en sık tümör rastlanan bölümü göğüs omurları olur. Çünkü bu bölgede hem omur sayısı fazladır hem de beyin-omurilik zar tümörü bu omurlarda daha çok görülür. Ayrıca bu bölge mediastine oldukça yakındır. Mediastinde ise çoğunlukla meme ve akciğer kanserlerinin yayılmalarına bağlı olarak büyüme gösteren lenf bezleri bulunur ve bunlar omurilik kanalına doğru büyümek sureti ile omuriliğe baskı yaparlar.

Omurilikte Tümör Başlangıç Belirtileri: Belirtilerin yüzde 80-90 gibi büyük bir kısmının başlangıç evresinde tümörün yerleştiği bölge ağrılıdır. Ağrı sinir kökleri üzerindeki baskıdan dolayı meydana gelir ve genellikle iki yanlı bir yayılımı olur. Omuriliğe baskı ile klinik belirtilerin meydana çıkması arasındaki süre, tümörün büyüme hızına ve yerine bağlı olarak değişebilir. Başlangıçtaki ağrılı safhayı, bir dizi sinir sistemi bozuklukları takip eder; bunlar da baskının ilerlemesini gösteren belirtilerdir. Bu belirtiler hareket eksikliğinden felce kadar değişebilir. Baskı nedeni giderilmez ise süreç son evreye geçer ve tam duyu yitimi, deride beslenme bozuklukları, sık görülen yatak ülseri gibi belirtilere rastlanır.

Omurilik Tümörü Tanısı: Öncelikle, hastaya hiçbir zararının olmaması ve tanıda yanılma payının az olması sebebi ile bilgisayarlı tomografi ve magnetik rezonans yöntemlerine başvurulur. Bunlardan başka omurilik boşluğunun kontrast madde verilerek görüntülenmesi metodu olan miyelografi uygulanır. Damarsal omurilik hastalıklarında ise anjiyografi faydalı sonuçlar verir. Omuriliğe baskı yapan belirtilerin en doğru tanısı, bilgisayarlı tomografi, magnetik rezonans ve miyelografik incelemelerin ortak sonucuyla verilir. Beyin-omurilik sıvısının incelenmesi bel omurları arasından iğne ile sıvı alınarak sağlanır. Bu şekilde alınan sıvıda protein yoğunluğunun arttığı görülür. Bu tahlillerde, bazı özel yöntemler kullanılarak, birincil tümörlerde seyrek olarak, yayılım ile oluşan tümörlerde ise daha sık olarak tümör hücreleri ortaya çıkar.

Ayırıcı tanı: Birincil veya yayılım sonucu ortaya çıkan beyin tümörlerinin ayırımında;, hastaların anlattıkları dikkate alınmalıdır. Yayılım sonucu meydana gelen tümörler en çok 50-60 yaşlarında görülür. Omurilikte bir tümör yayılması şüphesi belirince, birincil tümörün yeri hakkında bilgi edinilmesi hayati önem taşır. Beyin-omurilik zar tümö­rüne kadınlarda daha sık rastlanır. Göğüs bölgesine yerleşir, yavaş bir şekilde gelişir ve çoğunlukla ağrı yapmazlar. Omurilik kanalı boyunca etrafa yayılan nörinomların yavaş bir gidişi vardır ve tek taraflı ağrı yaparlar.

Tümörün gidişi ve komplikasyonları: Omurilik dışındaki omurga tü­mörlerinde gelişim, tümörün tipi, kütlesi ve büyüme hızına bağlıdır. Omuriliğin içerisine yerleşen tümörlerin gelişimi daha hızlıdır; hastaların büyük çoğunluğunda iki ay içinde iki taraflı felçler görülür. Büzgen kasların işlevinin bozulmasına, sert zar dışı tümör biçimlerinde daha erken olmak üzere, olguların %60'ında rastlanır. Lezyonun yerleşim yerinin altında tam bir felcin meydana gelmesi, onkoloji acil polikliniklerinde sık rastlanan bir komplikasyondur. Kütle cerrahi ameliyat ile alınabilir ya da ışın tedavisi yapılabilir.

Omurilik Tümörü Tedavisi: Tümörün tipine ve yerleştiği yere göre değişiklik gösterir.

Cerrahi: Cerrahi ameliyat ile tümör alınır. Omurilik dışı, iyi huylu, sert zar içi tümörlerin tedavisi cerrahi yöntemdir. Omurilik içi tümörlerin tedavisinde ameliyatın başarısız sonuçlar doğurma ve ölüme yol açma riski yüksektir; sonuçlar çoğunlukla hayal kırıklığına yol açar. Mikrocerrahi yönteminin gelişmesiyle daha başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

Işın tedavisi (Radyoterapi): Işın tedavisi hem ağrının azaltılmasını hem de birincil ya da yayılım odağı olan tümörün kontrol edilmesini sağlar. İlaç tedavisi ile ya da tek başına ilk önce başvurulan tedavi olabilir ya da ameliyattan sonra uygulanabilir.

İlaç tedavisi (Kemoterapi): Cerrahi ve ışın tedavisinden sonra ya da ilk seçenek olarak ışın tedavisi ile uygulanabilir. İlaçların seçimi tümörün tipine ya da başka yerlere yayılmasına bağlı olarak değişir.
" } ] }